Kamuoyunun takdirine
CHP ve uzantısı medya, hem FETÖ hem de demokrasiye karşı işledikleri geçmiş günahları konusunda, kendini kesilip biçilmiş 40 saniyelik video üzerinden aklamaya çalışıyor. Bu yüzden meselenin bütününe ilişkin açıklama ve videoları paylaşıyorum.
Takdir kamuoyunundur👇🏻
CNNTÜRK Tarafsız Bölge programında söylediklerimden sonra türlü saldırılara hedef oldum. Bu ülkede oldukça hızlı koordine olabilen bir organize kötülük olduğuna dikkat çekmek isterim. Bir tartışma programındaki ifadelerim üzerinden bu kadar şeytanlaştırma gayretinin başka bir açıklaması olamaz. CHP’nin tüm yürütme kurulu, vekilleri, trolleri, uzantısı medya ve mensupları eksiksiz katılım gösterdi.
Belli bir bölümünün kesilip yayınlandığı programda FETÖ’yü doğuran sebepleri, FETÖ’nün iktidardan muhalefete, spor camiasından medyaya herkesi istismar ettiğini ancak sadece Cumhurbaşkanımız Sayın Erdoğan ve AK Parti’nin kendi adına gereken yüzleşmeyi gerçekleştirdiğini ifade ettim.
Programdaki vesayetçi zihniyete sahip bir konuğun sürekli olarak “FETÖ ile kol kola girdiniz” ifadesi üzerine “ikide birde FETÖ ile kol kola girdiniz diyorsunuz, AK Parti o dönem girdiyse bile şayet” diyerek onun sözüne atıfla söze başladım ve o dönemki bürokratik kadroları yönetmenin zorluğuna dikkat çekmek istedim. 27 Nisan, 367 krizi ve kapatma davası sürecinde AK Parti’nin FETÖ’den önceki darbeci anlayış ile yaşadıkları zorluklar herkesin malumu. Birbirine kırdırmak ifadesi kastı aşan bir ifade olabilir. Meramım FETÖ daha FETÖ değilken AK Parti’nin demokrasiye destek veren tüm unsurlarla vesayete karşı verdiği mücadeleyi ifade etmekti. Bugünden geriye dönük bir tarih okumasıyla o dönemi yorumlamak en basit tabiriyle işgüzarlık. Bu işgüzarlık uzun süredir var olan alternatif gerçeklik yaratma, tarihi yeniden yazma girişimlerinin bir parçası olsa gerek.
Muhalefetin iddia ettiği gibi FETÖ’nün bazı davalarda kumpas yaparak masum insanlara dönük operasyonunu zaten kastetmedim. 27 Mayıs’ı devrim gören zihniyetle mücadeleyi kastettim.
Dönemin vahşi koşullarına ilişkin örnek vermek gerekirse; Cumhuriyet Mitingleri zamanında, ADD Genel Başkanlığını yürüten Danıştay Başsavcısı Tansel Çölaşan, Cumhurbaşkanlığı seçim sürecinde “Ordu Göreve” pankartları altında darbe çağrılarının yapıldığı, Cumhuriyet mitinglerinin finanse edildiğini itiraf ederek, bu süreçte bekledikleri desteğin biraz daha fazlasını aldıkları takdirde başarılı olacaklarını bizzat söylemiştir.
Tek üzüntüm Cumhurbaşkanımızı ve partimizi şahsım yüzünden gereksiz bir tartışmanın içine çekmek oldu. Bu yüzden de 2 yıldır onurla yürüttüğüm Tanıtım ve Medya Başkan Yardımcılığı görevimden ayrıldım. Yoksa bu zihniyetin tezviratları ve şeytanlaştırma çabaları en ufak bir yılgınlığa yol açmadı.
Son söz niyetine;
“Aç canavara karşı tahabbüb, merhametini değil, iştihasını açar. Hem de diş ve tırnağının kirasını da ister…”
O yüzden mücadeleye devam!